Hikayemiz

Yereli keşfet, üret ve sahip çık.

HİKAYEMİZ

Yereli keşfet, üret ve sahip çık.

Bodrum’un yüksek dağ köylerinde, çam ve meşe ağaçlarının gölgesinde yüz yılı aşkın zamandır yaşayan asmalar var. Neferiye’nin hikayesi bu ağaçlara sarılı, budanmamış, sulanmamış ama kökleriyle hâlâ toprağa tutunan asmalardan doğuyor.

Her biri doğanın kendi ritminde büyüyor; biz ise sadece onları dinliyor, topluyor ve doğanın anlattığı hikâyeyi şişeye taşıyoruz. Bu sayede Neferiye’nin izini sürüyor, Panık, Kanlıkara ve Ak Üzüm’ün her birinin ardındaki coğrafyayı, kokuyu, emeği anlatıyoruz.

Doğanın sabrına, yerelin bilgeliğine ve bağların sessizliğine kulak veren herkese sevgilerle,

Hikayemiz

BAĞLARIN BEKÇİLERİ

Neferiye’nin hikayesi, Bodrum’un yüksek dağ köylerinde çam ve meşe ağaçlarına sarılı halde yaşayan antik asmalarla başladı. Budanmamış, sulanmamış bu vahşi asmalar, Anadolu’nun kadim bağcılık mirasının sessiz tanıkları. Çağlar Bozçağa’nın 2014’te bu asmalarla kurduğu bağ, bugün Neferiye’nin doğallık ve sabırla şekillenen felsefesine dönüştü. Her şişe, doğanın kendi ritminde ürettiği benzersiz bir hikâyeyi taşır.

Bodrum’un Üç Mİras Üzümü

Neferiye, Bodrum’un dağ köylerinde keşfedilen üç yerel üzümü yaşatıyor: Kanlıkara, Ak Üzüm ve Panık. Bu üzümler, çam ve meşe ormanlarının içinde, hiçbir müdahale olmadan yaşar. Her biri farklı bir toprak, rüzgâr ve yükseklik karakterine sahip. Neferiye, bu mirası koruyarak Anadolu’nun yerel bağ kültürünü yeniden görünür kılmayı amaçlıyor.

Üretim Felsefesi

Doğayla uyum içinde, müdahalesiz üretim.

Neferiye’de şarap üretimi, doğayı yönetmek değil, onunla birlikte var olmak anlamına gelir.

Her üzüm tanesi, rüzgârın yönünü, toprağın mineralini, ormanın sessizliğini ve güneşin sıcaklığını kendi içinde taşır. Bizim görevimiz, bu doğallığın sesini bastırmadan, onu olduğu hâliyle korumaktır. Hiçbir katkı maddesi, yapay maya, filtreleme ya da kimyasal işlem bu sürecin parçası değildir. Üzüm, doğanın armağanı olarak nasıl varsa, öylece kabul edilir.

Bu yaklaşım sabır gerektirir; çünkü doğa kendi zamanında konuşur. Her hasat yılı, iklimin, toprağın ve yaşamın farklı bir anlatısıdır. Bu farklılık bizim için bir risk değil, bir imzadır. Her şarap, o yılın rüzgârını, yağmurunu, güneşini anlatır — yani her şişe aslında bir hikâyedir. Doğallık bizim için bir pazarlama söylemi değil, toprağa ve zamana duyduğumuz bir saygıdır. Bu yüzden Neferiye, şarabı üretmekten çok “doğmasına” izin verir.

Biz inanıyoruz ki şarap, yalnızca üzümün değil, bulunduğu yerin karakteridir. Ağaçların gölgesinde, yabani çiçeklerin arasında olgunlaşan üzümler; doğanın kendi ritmiyle fermente olur, kendi sesini bulur. Neferiye’nin her damlasında, bu uyumun, bu müdahalesizliğin zarafeti hissedilir. Her şişe, doğanın kendini anlatma biçimidir.

Üretim Teknikleri

Neferiye’de üzüm, ağaçlara tırmanılarak elle toplanır.

Ağaçlara sarılı yüzyıllık asmalardan koparılan taneler, seçilerek küçük kasalarda taşınır. Her üzüm, kendi üzerindeki doğal mayalarla fermente edilir; dışarıdan maya veya katkı eklenmez. Fermantasyon süreci çelik tanklarda veya cam damacanalarda, kendi ritminde ilerler. Hiçbir filtrasyon veya stabilizasyon işlemi yapılmaz, şaraplar olduğu gibi şişelenir. Bu yaklaşım, doğanın müdahalesiz yaratıcılığına alan tanır.

Her şişe, bir yılın iklimini, toprağın mineral yapısını ve asmanın yaşını yansıtır. Neferiye şarapları, filtrelenmemiş yapısıyla daha canlı, dinamik ve uzun ömürlüdür.

Şarabın doğallığını korumak, onun kimliğini korumaktır.